Ayasofya’nın Dirilişi

Ayasofyanın dirilişi konusuna geçmeden önce, belki de bu konuyu daha iyi anlamak için, Ayasofya’nın yapılış sürecine değinmek ve değerini belirtmek daha doğru bir yaklaşım tarzı olacaktır. Her ne kadar Bizans döneminde I. Justınıanus tarafından yapılsa da, Ayasofya’yı Ayasofya yapan Fatih Sultan Mehmet Handır. Onun tarafından camiye çevrilen Ayasofya Bizans döneminde de Hıristiyanlar için bir ibadethane olarak kullanılsa da, Osmanlı zamanında daha yakışan bir mertebeye yükseliyor. İstanbul fethedildikten sonra, Ayasofya da devasa görüntüsüyle İslam’ a katılmış ve bambaşka bir değerle yeniden anlam kazanmıştır. Aslında camiye çevrilmesiyle büyük bir ibadethane olarak düzenlenen Ayasofya, asıl yakıştığı makamda yer almıştır. Tabi yerinde duramayanlar müzeye çevirerek asıl maksadından alıkoysa da, onun sahibi ona sahip çıkmış ve değerini ona geri vermiştir.

Ayasofya'nın Dirilişi

Ayasofya’nın Değeri

Aslında Ayasofyanın değeri, yapısı ve mimarlığından dahi anlaşılabiliyor. Sadece maddi değeri olmayıp, dillerden dillere dolaşan manevi hikâyeleri de bulunuyor. Örneğin; herkesin bildiği ve hayretler içerisinde kaldığı Ayasofya içerisinde bulunan karşılıklı iki tablonun Ayasofya kapılarından büyük olması da gerçekten şaşırtıcı ve düşündürücüdür. Müzeye çevrildiğinde, içerisinde İslam’a dair hiç bir alamet kalmasın diye tablolar dahi oradan çıkarılmak istenmiş fakat kapıdan sığmamıştır. Bu da o tabloların nereden nasıl geldiğini açıklayamazken aynı zamanda Ayasofya’nın manevi değerine de işaret ediyor.

Ayasofya Konusu Neden Bu Kadar Gündeme Oturdu?

Ayasofyanın dirilişi de denen, Ayasofya’nın yeniden camiye çevrilme olayı aslında en çok din düşmanları tarafından konu edildi. Osmanlı zamanında ibadethaneye çevrilen bu yapıt, kendisine çok değer verilen kutsal ve heybetli bir cami olduğundan herkesin gönlünde olumlu veya olumsuz etki bırakıyordu. Müslümanların gölünde olumlu duygular oluştururken, kâfirleri de derinden etkileyerek kinlerinin artmasına sebep oluyordu. Aslında müzeye çevrilme olayında daha birçok anlam olsa da, gayelerden bir tanesi de İslam dinini gözden düşürme ve yok etmek çabasıydı.

Ayasofya'nın Dirilişi

Kutsal Değerlerle Neden Uğraşılır?

Herhangi bir kuruluş ya da dinin kutsal değerleri, onların simgesi ve önem verdiği hususlardır. Kutsal değerleri ters yüz etme çabası da aslında bundan kaynaklanır. Düşünülür ki, bu değer verilenler elden alındığında, o sistem de çökecek ve gözden düşecektir. Evet, belki de bu yanlış bir yaklaşım değildir fakat İslam için durum sanıldığı kadar basit değildir. Bir kurum ya da kuruluş, kul aracılığı ile olurken, İslam’ın kurucusu, kanun koyucusu her şeyin sahibi ve yaratıcısıdır. Bu sebeple durum sanıldığı gibi olmaz. Ayasofyanın müzeye çevrilmesinde de program bu şekilde işleşe de sonuç programcıların istediği gibi olmamıştır. Belki de kalplerde etki bırakmış ve imanı zayıf olanlarda şüpheye vesile olmuş olabilir. Ancak burada unutulan nokta, her şey eski haline geldiğinde zayıfların yeniden etkileneceğidir.

Ayasofya'nın Dirilişi

Ayasofya’nın Dirilişi Kimlerde Etki Oluşturdu?

Konu derin ve çok anlamlı olduğu için, Ayasofyanın tekrardan cami yapılması denmedi de Ayasofyanın dirilişi olarak isim verildi. Çünkü Ayasofyanın dirilmesi, ölü kalplerinde dirilmesine vesile oldu. Evet, bu olay herkeste büyük ya da küçük, pozitif veya negatif olarak etki oluşturdu. İslam inancına sahip olanlar, zamanında şüphe tohumlarına maruz kalsa da, Ayasofyanın dirilişi sayesinde tohumlar değiştirildi. Hem de öyle bir değişiklik ki, yerini çabucak filizlenen yakın tohumlarına bıraktı. Bu da aslında İslam ile ilgili düşündürücü sorular neticesinde meydana geldi. Zaten olumsuz etkilerin kimlerde olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Yaratıcı tek ve aslolan dini bazı sebeplerle yüceltmeye ant içmişken, belki de Ayasofyanın yeniden dirilişi bu sebeplerin en güzelleri arasında yer aldı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir